Evde kalma zorunluluğu bizi yaşam alanlarımızın tadını çıkarmak için yeni yollar aramaya teşvik ediyor. Bahçelerimiz, teraslarımız, balkonlarımız zaman zaman ofis, spor salonu, zaman zamansa doğanın güzelliğinden zevk ve ilham almak için sığınaklarımız olarak her zamankinden daha büyük amaçlar taşıyor. Sadece pandemi kaynaklı değil, aynı zamanda çoğumuz daha sürdürülebilir yaşam tarzları peşinde koştuğumuz ve hem zihinsel hem de fiziksel olarak evde daha sağlıklı kalmaya çalıştığımız için, açık hava yaşam alanlarının popülaritesinin artarak devam etmesini bekliyoruz. Ayrıca, açık alanlarımız, sosyalleşmek için oldukça uzun bir süre daha, hatta kışın bile kaçınılmaz noktalar olarak kalacak.

Virüsün yaza, sonbahara, ardından kışa doğru ilerlemesiyle çoğumuz, eğer yaratıcı olmazsak, tatil planlarımıza ve sosyalleşmelerimize ara vereceğimizi fark ettik. Avlularımızı, balkonlarımızı veya bahçelerimizi soğuklarda daha yaşanabilir hale getiren ürünler önem kazandı. Yıl boyunca açık havada eğlence sanatında uzun zaman önce ustalaşmış İskandinav ülkelerinden ilhamla, dış mekân şömineleri, ısı lambaları, ateş çanakları ve hatta pizza fırınları gibi yeni olanaklara yöneliyoruz.

Tasarım ve bahçecilik meraklıları, kişinin yaşadığı ortamın mimarisi aracılığıyla doğaya olan bağlantısını artırmak için kullanılan bir kavram olan “biyofilik tasarım” terimini muhtemelen duymuşlardır. Çoğumuz neredeyse bir yıldır evde olduğumuz için, içeride ve dışarıda doğal bir akış yaratmak sadece evin alanını maksimize etmekle kalmayacak, aynı zamanda size çok ihtiyaç duyduğunuz zihinsel desteği de sağlayacaktır. Dış ve iç mekân arasında kesintisiz bir geçiş için mobilyaları, dış ve iç alanlar aynı odaymış gibi düzenleyebilir, dışarıyı bir nevi içeri alarak tüm alanı daha kullanılabilir hale getirebilirsiniz. Bu bütünlüğü her iki yerde de aynı döşeme ve kumaşları kullanarak pekiştirebilirsiniz.